Hunt: Showdown 1896 - The Concubine DLC PC Steam CD Key
from
6,13€
Ex Tax: 6,13€
- Stock: 11
- Yayımcı: Crytek
- Model: gz#139747
Bu DLC bir Avcı, iki Silah ve bir Alet içerir:
- Cariye (Avcı)
- Şahmeran (Sparks)
- Kardeşin Istırabı (Küçük Arbalet)
- Kibrin Sonu (Ağır Bıçak)
Cariye
Alaz'ın ünü arttıkça geçmişi kanlı bir masala dönüştü; hayatıysa kan ve çamura bulandı. Kendisine ve kayıp kız kardeşlerine gerçekleştireceğine dair yemin ettiği, nefret ve intikamla şekillenen bir geleceğin peşinde artık.
Kardeşin Istırabı
Alaz, hür bir kadın olduktan sonra kazandığı ilk para ile bu Küçük Arbaleti satın aldı. Ölen kız kardeşlerinin hatıralarıyla bezenmiş bu Arbaleti onlardan miras kalan güçle kullanıyor.
Şahmeran
Bu Sparks LRR'nin üzerindeki işlemeler, sadece layık gördüğü bir kişiye adını aldığı efsanevi varlığın gücünü bahşeder. Silahın Alaz'ı çağırması ve kendisini onun ellerine bırakması şaşırtıcı değildi.
Kibrin Sonu
Tüccarın Ağır Bıçağı, yaptığı seyahatlerde elde ettiği altınlarla süslenmişti. Alaz, tüccara haddini bildirmek için bundan daha iyi bir şey bulamazdı. Saatler süren ıstırap ve işkencenin ardından eski cariye ödülüne kavuştu.
Alaz'ın bir zamanlar parlak, desenli ve renkli olan giysileri artık çamur ve kandan ötürü matlaşmıştı. Lekeler yeni telkâriler ve yeni karmaşık ölüm işlemeleri oluşturuyordu. Hikâyeleri de farksızdı. İlk hâllerinden uzaktan yakından alakaları yoktu kanla dolu bu hikâyelerin. Yine de her biri aynı şekilde başlıyordu: Bilinmeyen bir ülkeden yelken açan bir tüccar ve onun peşinden gitmeye zorlanan, sapkın bir kaderin bir araya getirdiği kız kardeşler. Yelkenler aksadı, ticaret rüzgârları esmedi ve tüccar içinde yatan kötülüğü ortaya çıkardı. Durgun sularda sıkışıp kaldıkları bu yolculuğun her günü beraberinde yeni dehşetler getirdi. Alaz, acı içinde solup giden kız kardeşlerinin huzuru sadece denizin soğuk kucağında bulmalarına tanık oldu. Onların çektiği acıların intikamını almaya ve fırtınayı serbest bırakmaya yemin etti.
New Orleans Limanı'na vardıklarında onları zenginler karşıladı. Sultan'ın Sarayı adını verdikleri bir köşk hazırlanmıştı. Her türlü iştahı tatmin etmeye yetecek bollukta yiyecek ve içecek vardı. Alaz'ın memleketinden gelen melodiler New Orleans sokaklarındaki zengin müziğe karışıyordu. Sefahat kulakları sağır, gözleri kör edecek bir noktaya gelmişti.
Rüzgâr uğuldadı, liman suları köpürdü ve Alaz tüccarı odasında bir kez daha karşılamaya hazırlandı fakat bu sefer elinde Kibrin Sonu vardı. Tüccarın kaslarını ve etini özenli bir şekilde parçaladı ve gururunu elinden alıp onu yatağında kanlar içinde ölüme terk etti. Elbisesi kana bulanmış halde ana salondaki konuklara katıldı. Tüccarın kıymetli tüfeği Şahmeran'la onlara hızlı bir ölüm sunacaktı.
Sabah fırtına dindiğinde Sultan'ın Sarayı'ndan fırtınanın süpürdüğü sokaklara nehir gibi kan aktı. New Orleans halkı salonda yığılmış cesetlerle karşılaştı. Ve şaşkın halk gördükleri şeyin ne olduğunu sorgulamaya başladığında ise Alaz, ilk ödülünü çoktan Kardeşin Istırabı adını verdiği bir silaha harcamıştı.
- Cariye (Avcı)
- Şahmeran (Sparks)
- Kardeşin Istırabı (Küçük Arbalet)
- Kibrin Sonu (Ağır Bıçak)
Cariye
Alaz'ın ünü arttıkça geçmişi kanlı bir masala dönüştü; hayatıysa kan ve çamura bulandı. Kendisine ve kayıp kız kardeşlerine gerçekleştireceğine dair yemin ettiği, nefret ve intikamla şekillenen bir geleceğin peşinde artık.
Kardeşin Istırabı
Alaz, hür bir kadın olduktan sonra kazandığı ilk para ile bu Küçük Arbaleti satın aldı. Ölen kız kardeşlerinin hatıralarıyla bezenmiş bu Arbaleti onlardan miras kalan güçle kullanıyor.
Şahmeran
Bu Sparks LRR'nin üzerindeki işlemeler, sadece layık gördüğü bir kişiye adını aldığı efsanevi varlığın gücünü bahşeder. Silahın Alaz'ı çağırması ve kendisini onun ellerine bırakması şaşırtıcı değildi.
Kibrin Sonu
Tüccarın Ağır Bıçağı, yaptığı seyahatlerde elde ettiği altınlarla süslenmişti. Alaz, tüccara haddini bildirmek için bundan daha iyi bir şey bulamazdı. Saatler süren ıstırap ve işkencenin ardından eski cariye ödülüne kavuştu.
Alaz'ın bir zamanlar parlak, desenli ve renkli olan giysileri artık çamur ve kandan ötürü matlaşmıştı. Lekeler yeni telkâriler ve yeni karmaşık ölüm işlemeleri oluşturuyordu. Hikâyeleri de farksızdı. İlk hâllerinden uzaktan yakından alakaları yoktu kanla dolu bu hikâyelerin. Yine de her biri aynı şekilde başlıyordu: Bilinmeyen bir ülkeden yelken açan bir tüccar ve onun peşinden gitmeye zorlanan, sapkın bir kaderin bir araya getirdiği kız kardeşler. Yelkenler aksadı, ticaret rüzgârları esmedi ve tüccar içinde yatan kötülüğü ortaya çıkardı. Durgun sularda sıkışıp kaldıkları bu yolculuğun her günü beraberinde yeni dehşetler getirdi. Alaz, acı içinde solup giden kız kardeşlerinin huzuru sadece denizin soğuk kucağında bulmalarına tanık oldu. Onların çektiği acıların intikamını almaya ve fırtınayı serbest bırakmaya yemin etti.
New Orleans Limanı'na vardıklarında onları zenginler karşıladı. Sultan'ın Sarayı adını verdikleri bir köşk hazırlanmıştı. Her türlü iştahı tatmin etmeye yetecek bollukta yiyecek ve içecek vardı. Alaz'ın memleketinden gelen melodiler New Orleans sokaklarındaki zengin müziğe karışıyordu. Sefahat kulakları sağır, gözleri kör edecek bir noktaya gelmişti.
Rüzgâr uğuldadı, liman suları köpürdü ve Alaz tüccarı odasında bir kez daha karşılamaya hazırlandı fakat bu sefer elinde Kibrin Sonu vardı. Tüccarın kaslarını ve etini özenli bir şekilde parçaladı ve gururunu elinden alıp onu yatağında kanlar içinde ölüme terk etti. Elbisesi kana bulanmış halde ana salondaki konuklara katıldı. Tüccarın kıymetli tüfeği Şahmeran'la onlara hızlı bir ölüm sunacaktı.
Sabah fırtına dindiğinde Sultan'ın Sarayı'ndan fırtınanın süpürdüğü sokaklara nehir gibi kan aktı. New Orleans halkı salonda yığılmış cesetlerle karşılaştı. Ve şaşkın halk gördükleri şeyin ne olduğunu sorgulamaya başladığında ise Alaz, ilk ödülünü çoktan Kardeşin Istırabı adını verdiği bir silaha harcamıştı.
